24 Kasım 2009 Salı

-kin..

Bazen kaybedersin ya.. O kadar büyük bir mağlubiyettir ki bu dizlerinin üstüne çöküp küfür etmek istersin herşeye.. Yerlere kapanırsın.. İşte.. Kafanı kaldırdığında göreceğin ilk şey ayaklarım olacak.. Tanrı zannedeceksin belki.. Ne tanrı kadar yakın ne düşmanın kadar uzak olacağım sana..

Sadece güleceğim..

sakin..


Sabır denen şeyi tekrar öğreniyorum sanırım..

Birileri düşüşümü izlerken ben direnmiyorum.. Tekrar geri geleceğim günleri düşünerek sakin olmaya çalışıyorum.. Kendi kendime haya ettiğim savaşları kaybediyorum sürekli.. Üstelik kendime kızıyorum kaybedilmiş olanlar için.. Elden çıkan hiçbir şey olmamasına rağmen..

Silkinip kendime gelmem lazım.. Aslına bakarsan yardıma ihtiyacım var.. Bu yardımı etrafımda ki insanlardan alamadığım aşikâr.. Dahası insanların buna inanmayışı beni daha da derinlere götürüyor.. Bir kez gülümsememe sebep olan beni kurtardığını zannediyor ve kaldığı yerden yaralamaya devam ediyor..

İletişim kopuyor.. Ne sevgili sevgili gibi, ne arkadaş arkadaş gibi..

Gibi olmasına bile razıydım aslında..

Herkesin sırtına bakıyorum artık.. Beni merak etmeyin, siz devam edin bile dememiştim halbuki.. Taşınması gereken biri de değilim.. Sadece birazcık desteğe ihtiyacım var.. Omzunun üstünden bile bakmıyor giderken.. Ama ben yüzünü unutmadım.. Tekrar karşılaştığımızda söyleyecek çok şeyim var sırtılarına küfürler savurduğum insanlara..

Zaman herşeyin ilacı mıdır bilemem ama şu an ihtiyacım olan şey olduğu kesin..

15 Kasım 2009 Pazar

yolculuk..

Yolculuk etmek.. Bir yerden bir yere sebepli-sebepsiz yolculuk etmek..

Yolun kendisi mi acaba önemli olan? Bulunduğun yerden istediğin yere ulaşana kadar geçirdiğin sürede öğrendiklerin seni başka birisi yapabilir mi?

Kimisi kitap okur mesela.. Zamanın nasıl geçtiğini anlamamak için sık kullanılan bir yöntem.. Ama bunu evdeyken yapmakta mümkün.. Bir kitaptan kazandıklarını evde, işte, heryerde kazanabilirsin.. Yolculuk için özellikle ne yapmış oluyosun ki kitap okuyarak? Ertelesen biraz okumayı.. En azından gittiğin yerde okusan.. Daha sabit biçimde belki..

Eskişehirden binen öğrenci İstanbul'a kadar okuduklarında bir farklılık hissetmiş midir? Belki Sakarya civarlarında yeşillik, temiz hava derken.. Yine de yolculuk bu değil.. Olmamalı sanki.. Sürekli yapabildiğin bir şey olmamalı..

Dışarıyı seyretmek diyebilir bazıları.. Tren yollarında çok fazla çalışma olmadığını ve yolun çok değişmediğini düşünürsek onuncu seferden sonra bir farklılığı kalmayacaktır onunda.. Yine de bazı yönlerden yolculuğa yakışır bir şey.. Aynı ağacı onuncu görüşün olsa da farklı düşünebilirsin.. Belki artık orada olmadığını farkedersin ve bu seni gerçekten yaralar.. Belirli değişkenlere göre dışarıda ki hayatı sadece ordan bir an için geçerken incelemek yolculuğa has olabilir.. Tartışılır..

Müzik dinlemek olabilir.. Aynı yerlerden geçiyorsunuzdur fakat şarkı başkadır.. Bıraktığı etki... Bilmiyorum bu da tartışılabilir bir şey sanki..

Eğer trenle yolculuk yapıyorsanız en güzeli yemeklide oturmaktır mesela.. Sigara içilebildiği dönemde çok daha iyi olduğunu düşünüyorum ama şimdi de kötü sayılmaz.. Dışarıyı izleyip müzik dinlerken biranızı yudumlayabilirsiniz..

Ağacın orda olmadığını tam üçüncü biranızı bitirirken fark edersiniz.. Hele bir de arkada Radiohead falan çalıyorsa trenin içinde değilde altında olmak istekleriniz arasında hızla yükselebilir.. Muhtemelen ilk üçe girer..

Gece treni de olsa, gündüz de olsa yemeklide yeni birileriyle tanışmak.. Sanki arkadaşmışsınız gibi saatlerce konuşup muhabbet edersiniz.. Kimseye anlatılmamış olanları anlatırken, kimseye anlatılmamış olanları dinlersiniz.. Bence yolculuk bu olmalı.. Senin gibi, o dakikaya özel olarak mekansız olan diğer insanlarla tanışmak..

Yarın ki yolculuğuma, kendimi benim gibileri bulmaya ikna ederek başlıyorum.. Kendimi kurtarmak için en iyi oladuğunu iddia ettiğim şeyi yalanlarımla destekliyorum sanırım..

Ne beklenirdi ki başka benden..

13 Kasım 2009 Cuma

karıştırmak..

Aşkı bu kadar karıştırmak mümkün müdür diğer duygularla?
Ya da bir çoğunun yaptığı gibi es mi geçmeli herşeyi?
"Aman abi olur böyle şeyler..." mi demeli?
Gecenin bir yarısı ne söyleyeceğimi bilemiyorum.. Fazladan kırk dakika harcadım.. Aramıyor işte zıbar yat dimi..
Olur böyle şeyler..
Yine de olmasını istemiyorum..
Sıkıldım..

here in OZ..

Oz izleyerek kendime başka bir gerçeklik yaratayım diyorum ama...
Belki bir çeşit arınma, belki de şükretmek için sebep arayışıdır..
Yine de iyi iş.....

12 Kasım 2009 Perşembe

yalancıyım..

YEMİN ŞEKLİ
Madde 57 - Şahide teklif edilecek yemin şahadetten evvel: (Bir şey saklamaksızın ve bir şey katmaksızın kimseden korkmıyarak bir tesire kapılmıyarak bildiğimi namusum ve vicdanım üzerine dosdoğru söyliyeceğime yemin ederim) ve şehadetten sonra; (Bir şey saklamaksızın, bir şey katmaksızın kimseden korkmıyarak, bir tesire kapılmıyarak bildiğimi namusum ve vicdanım üzerine dosdoğru söylediğime yemin ederim) şeklinde olur. Yemin verilirken herkes ayağa kalkar.

YEMİNİMİN ŞEKLİ
Madde 1 -
Birden fazla şey saklayarak ve kendimden katabildiğim herşeyi katarak, kimseden korkmayarak, bir tesire kapılmayarak bildiğimi zannettiğim herşeyi namusum ve şerefim üzerine dosdoğru söyleyeceğime yemin ederim.